Reklam
27 Ağustos 2012 Pazartesi
"Alex de Souza ve Aykut Kocaman bu taraftardan özür dilemeli"
Ahmet Selim KUL
Geçmişi 2 yıl öncesine dayanan Aykut Kocaman-Alex de Souza “gerginliği” birkaç gün önce yine patlak vermişti. Teknik Direktör, takımın kaptanını, Fenerbahçelilerin 3 Temmuz'dan sonra farklı anlamlar yükleyerek baktığı Şampiyonlar Ligi Play Off turu ilk maçında yedek bırakmış ve kıyamet yeniden kopmuştu. Fenerbahçeliler her ne kadar “bu duruma isyan etse de”, kendilerine göre Türkiye'nin en büyük kulübünde Türkiye'nin en iyi yabancı oyuncusuyla, kulübün efsane isimlerinden biri olan teknik direktörün arasında böyle bir olay yaşanmasının medyada bu kadar yer bulması ve irdelenmesi oldukça doğal bir durum. Yani demek istediğim şudur ki medya bu olayı her açıdan zaten anlattı. Ben nacizane olayı medyanın hiç bakmadığı “taraftar açısından” yorumlamaya çalışacağım.
Geçmişte yaşananları ve bakış açısını çok bilemem ama son bir yılda Fenerbahçe'nin tarihinde bir sınıflandırmaya gidildiğinde, geçtiğimiz yıl Lefter-Aykut-Alex üçlemesi ortaya çıktı. Fenerbahçe'nin en simge 3 ismi olarak ön plana çıkan bu futbolun ve Fenerbahçe'nin güzel resimleri gencinden yaşlısına tüm Sarı-Lacivertli taraftarlar tarafından kabul gördü. Fakat ortada yolunda gitmeyen bir şeyler vardı...
Taraftarlık, gerçek taraftarlık, maddiyattan çok uzak ve yoğun bir şekilde duygusallık üzerine kurulmuş bir şeydir bana göre. Taraftarlık denen olguda kimse üzüntüsünden ölmez ama karakterine kadar işler çok sevdiği takımının ona yaşattıkları. Tribünde söylenen tezehüratlardan, pankartlarda yazan sözlere kadar kendini hissettirir bir taraftarın kültürü. Bu çerçeveden baktığımızda tutku ve bağlılık açısından çok iyi bir imajı olan Fenerbahçe taraftarı ne yazıkki bu yaşadıklarını hiç ama hiç haketmiyor. Zaten geçtiğimiz yıl Lefter'i kaybederek büyük bir duygusal çöküntü yaşadı bu taraftar. Bunun ertesinde son 10 yılda 3 kere son dakikada şampiyonluk kaçırmış, 3 Temmuz'u yaşamış bu vefalı gruba iki efsanesinin öyle ya da böyle bu olayı yaşatması başlı başına özür dilenmesi gereken bir durumdur. “Alex mi haklıymış, Aykut Hoca doğru mu yapmış, tweet yanlış mı olmuş, Aykut Hoca konuşmalı mıymış” bunların hiçbirinin önemi yok. Tanıdığım bir çok gerçek taraftarın abisi, babası gibi sevdiği bu adamlar ne yapıp edip sadece bu güzel topluluğu mutlu etmek için anılmalıydı. Yukarıda bahsettiğim 10 yılda yaşadıklarının ardından Fenerbahçe taraftarı sadece mutlu edilmeyi hakediyordu.
Olan oldu... Başkan yine kimine göre doğru, kimine göre yanlış ama kendi tarzıyla olaya müdahalesiyle şimdilik yatışmış gözüküyor. Yönetimler Türkiye'de her zaman taraftardan uzak olmuştur, empatiden yoksun olmuştur. Bu teknik ekip ve futbolculara da yansımıştır. Bu olay çözüldü mü, sonu nasıl bitecek bilinmez. Ama iki taraftar, Aykut Hoca ve Alexle bir odada oturup onları ne kadar çok sevdiklerini anlatsa bu olay bir daha yaşanmamak üzere kapanırdı. Çünkü bu sorun konuşarak değil, sevilerek aşılır. Fenerbahçe taraftarlarından başarıdan çok renklere tutkulu olanları bu iki ismi de fazlasıyla seviyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder