"Beşiktaş’a bir şey olmasın da kişilere ne olursa olsun"

Beşiktaş, yönetiminden, teknik heyetine kadar yeni bir oluşuma girerek sezona 2 Temmuz’da kanat çırpmaya başlayacak. Sezon öncesinde teknik direktörlük konusu olsun, futbolcu indirimleri olsun, Kartal çok da sakin bir dönem geçirmedi ama bundan sonra ipler artık Samet Aybaba’nın elinde. İsmini yazmayacağım bir yönetici bana “Artık  bizim değil hocamızın dediği olacak” şeklinde demeç vermişti.

O yönetici kesinlikle çok haklı. Samet Aybaba’nın bundan sonra atacağı adımlar Beşiktaş’ın belki de önümüzdeki 10 senesini ciddi anlamda etkileyecek adımlar olacak. Kendisi için küçük olabilir ama o adımlar Beşiktaş için çok büyük ve önemli adımlar.

5 Temmuz’da, Avusturya’da başlayacak 20 günlük kamp dönemi kadrodaki yeni ve eski futbolcuların birbirlerini tanıması için büyük bir fırsat. Sevgili Aybaba yılların tecrübesini kullanarak bu kamp ortamını bir oyun parkına çevirecektir muhakkak.

Fakat görünen köy de pek kılavuz istemez. Takımda bazı yabancı oyuncuların kampa götürülmemesi gündemde bu aralar. Futbolculara gözdağı vermeye çalışarak yerli ve yabancı ayrımını körüklemek, daha sezonun ilk günlerinde takımda kutuplaşmalar meydana getirtebilir. Asarımla – keserimle futbol takımı kurmak yönetmek ne günümüz ne de geleceğin futbolu içerisinde olamaz.  Geçmişin futbol hatalarının faturasını da günümüz oyuncularına kesmek ne kadar doğru sizlerin yorumlarına bırakıyorum.

Umarım Samet Aybaba, Avusturya kampında bütün bunları bir kenara iterek futbolcularına karşı güler yüzlü babacan tavrını sürekli gösterir. Bağırmayla çağırmayla çalıştırdığınız takıma huzur getiremezsiniz.  Unutulmasın ki futbolda başarısızlıkta o bağırdığınız ve gözdağı verdiğiniz oyuncular değil onlara bağırıp çağıran hocalar ilk gönderilenler olur.

Çok sevdiğim değerli bir Beşiktaş kongre üyesi bana “Beşiktaş’ta kişiler beni ilgilendirmiyor. Beşiktaş’a bir şey olmasın da kişilere ne olursa olsun” demişti.
Bu nedenle Beşiktaş için iyi şeyler yapmaya çalışım derken, Beşiktaş’a zarar verilmemeli.
Belki erken ama ben şimdiden “Hayırlı Sezonlar” dileğinde bulunayım.

SERDAR SARIDAĞ