Reklam
15 Temmuz 2012 Pazar
Quaresma gitse Dünya’nın sonu mu?
SERDAR SARIDAĞ
Bu yaz duyduğum en güzel haberdi Beşiktaş’ın yeni sezon maçlarını İnönü Stadı’nda oynayacağı. Bir ikincisi ise Avusturya kampına bu kadar çok gencin götürülmesi oldu. Umarım üçüncüsü ise ilk geldiği seneki performansın daha fazlasını sergileyen bir Ricardo Quaresma’yı bu gençlerle birlikte İnönü’nün çimlerinde seyretmek.
Çok şey istemiyorum. Amigo yazarlık da yapmıyorum. Sadece böyle bir yeteneği çıplak gözle bir kez daha seyretmek her futbolseverin hakkı diye düşünüyorum. Bu işin Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi yok. Zamanı geriye çevirme imkanım olsa Hagi’nin o muhteşem çalımlarını ve şutlarını bir kez daha seyretmek istemez miyim. Ya da Bursaspor ile Fenerbahçe’de oynamış Trakyalı Pingel’i kim yeniden hatırlamayı istemez. Bu ülkenin sahalarında şiir gibi futbol oynayan herkese selam olsun.
Diyelim Ricardo Quaresma gitti. Dünyanın sonu mu? Tabi ki hayır. İnsanların ilahlaştırılmasına karşıyım. O gider bu gelir. Bu gider şu gelir. Geçen gün twitterda yazmıştım. Beşiktaş Basketbol Takımından giden gidene geriye bir tek BJK ve taraftarı kaldı. Yani Quaresma’ların, Hawkinsler’in, Amokachiler’in, Deronlar’ın, Milneler’in, Schusterler’in, Denizliler’in, Carewler’in patronları kaldı. Yani BJK ve taraftar ortaklığı. Bir şirket falan değil. Gönülden birbirlerine bağlı iki yürek.
Peki Beşiktaş taraftarı son zamanlarda Quaresma, Madida, Amokachi, Carew, Nouma kadar hangi alt yapı değerini onlar kadar göklere çıkarabildi. Yanlış anlaşılmasın taraftarı suçlamıyorum. Sen alttan çıkar böyle bir değer bak taraftar nasıl sahip çıkıyor. Bak kimin en çok forması satılıyor. Bir Necip çıktı Beşiktaşlı’nın yürüyüşü değişti. Gururlana gururlana geldi tribünündeki yerine her maç. Nasıl gururlanmasın ki. Alt yapıdan çıkan bir genç yetenek dünyanın en iyi transferine bedel.
Evet insan üzülebilir Q7’nin yerine ama şu Avusturya’nın yağmurlu günlerinde o yağmur tanelerin altında öyle bir genç Kartallar filizleniyor ki, insanın içinden eksik olmuyor umut kırıntıları. Bir Mertcan Aktaş. Vallahi abartmıyorum. İçinde sanki bir tutam Arda Turan, yarım çay bardağı Feyyaz Uçar, birazcık Ernst var. Farklı futbol tadlarının harika bir bileşimi vücuda gelmiş Mertcan Aktaş’ın stilinde.
Babası Fikret Demirer’in futbol genlerinden aldığı değil resmen çaldğı çok bariz belli olan Mertcan Demirer gibi keşke efsanelerin bütün çocukları futbolcu olsa. Keşke onların sayesinde eski günlerden bir nostalji fırtınası seyretsek. Evet Mertcan Demirer de bir baba torpili var işte o torpil genlerden geçen futbol yeteneği. Ayağında topu fazla tutmadan oyunu durdurmadan sürekli ileriye oynayan ayrı bir genç yetenek.
Mertcan Aktaş, Mertcan Demirer, Kadir Arı, Ümit Karaal, Caner Turp, Mertcan Tuna, Furkan Şeker, Emre Özkan, Hasan Türk, Erkan Kaş, Sezer Özmen, Atınç Nukan ve Muhammed Demirci. İçlerinizden çok azınız Quaresma’yı, Simao’yu ve giden daha nicelerini aratmayacaksınız ama hanginiz ben de bilmiyorum. Bakalım hanginiz Beşiktaş taraftarına kendi formanızı aldıracaksınız Kartal Yuvaları’ndan.
Samet Aybaba takımı şampiyon yapar mı bilemem. Quaresma’yı istemiyor diye haklı mı haksız mı tartışamam. Ama şu bir gerçek şu camiyaya arkandan üç tane genç yetenek bırak, kimse sana neden takımı şampiyon yapmadın demez ve dedirtmezler.
Yarın yukarıda ismini saydığım bütün bu gençler Avusturya 3. Lig takımlarından Klagenfurt karşısında forma giyecekler. Şu Avusturya’nın Alpleri gerçek Kartallar’ı görür umarım.
Kalın sağlıcakla…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder