Reklam

Twitter

 

21 Haziran 2010 Pazartesi

Yüzde yüz yerli, yüzde yüz oyun

2005 yılında Pusu bilgisayar oyununun yapımcısı ve yaratıcılarıyla yaptığım röportajı da burada paylaşmak istedim...


Bilgisayar oyunu deyince, düne kadar hep elin gavur mahallelerinde cirit atıp, elin 'Coni'siyle kahramanlık yaptık. Fakat artık Pusu var. Mahalleler bizim, kahramanımız ise Fatih Yıldırım. Mafyanın kökünü kazıyacağız! Sağlam bir senaryoya sahip olan oyun, NATO'nun Belçika üssünde görev yapan Fatih'e babasının öldüğü haberinin gelmesiyle başlıyor. Fatih Türkiye'ye geliyor. Bilimadamı olan babasının esrarengiz ölümünü araştırıyor ve mafyayla çatışmaya başlıyor...
Özellikle 20 YTL gibi ucuz bir fiyatla piyasaya sürülen Pusu, 2001 yılında Cem Uzunlar ve Hakan Yüksel'in projesi olarak başlamış. İlk olarak Cinemedia'nın yapımcılığıyla başlayan ve daha sonra Yoğurt Teknolojileri'nin ortak olmasıyla devam eden oyunda 50'ye yakın kişinin emeği geçmiş. Pusu macerasını konuştuğumuz Cemil Türün, Cem Uzunlar ve Hakan Yüksel'den ekibin boş durmadığını ve yeni bir oyunun yapımına başladıklarını öğreniyoruz. Bu yeni oyunun tarihi bir içeriği olacakmış. Oyunun yapımcılarından Cemil Türün, yaratıcıları Cem Uzunlar ve Hakan Yüksel sorularımızı yanıtladı.
Pusu nasıl doğdu?
Cem: Benim ve Hakan'ın aklında hep oyun yapma fikri vardı ve bu oyunun nasıl bir tarzda olmasını gerektiği üzerine tartışırdık. 2001'de, hoşumuza giden şeyleri de dikkate alarak, bir aksiyon oyunu yapmaya karar verdik. Ortaya çıkan senaryoyu siteye koyup iki-üç ay basında tanıtımını yaptık. Bundan sonra bize destek olmak isteyen şirketlerden Cinemedia ile anlaştık. Bir sene boyunca birlikte çalıştıktan sonra 2002 sonunda Yoğurt Teknolojileri de projeye ortak oldu ve olaylar gelişti...
Pusu ilk oyun tecrübeniz mi?
Cemil: Oyun yapıyorduk ama bu tarz, yani üç boyutlu oyun hiç yapmamıştık. Zaten Türkiye'de de kimse yapmamıştı. Ama elbette belli tecrübelerimiz vardı.
Cem: Daha önce birkaç sene süren fakat piyasaya çıkmayan oyun tecrübelerimiz oldu. Ama Pusu farklı çünkü sonuna kadar her şeyi getirip tüm aşamalarını gördük.
Oyunun geçtiği mekânların çizimlerini buraları ziyaret ettikten sonra mı gerçekleştirdiniz?
Cem: Oyunun başladığı Fatih'te uzun süre yaşadım. O mekânları yaparken surları ve yapıları zaten biliyordum.
Cemil: Daha önce kamerayla o mekânlardan doku çalışması da yapmıştık.
Oyunu oynarken mesela duvarda 'Seni seviyorum Canan' yazıyordu. Canan aranızdan birinin sevgilisi mi?
Hakan: Kimsenin sevgilisi değil.
Cem: Ama bir yerde gerçekten yazıyor. Kimin olduğunu söylemeyelim ama duvar yazılarından biri gerçek...
Cemil: Başka bir arkadaşımızın resmini de muhtar adayı olarak kullandık mesela.
Fakat oyunun kahramanı Fatih'te tipik bir Türk yapısı yok gibi...
Cem: Oyunun sonuna kadar bu kadar adamı öldüren birini çok çelimsiz yapamazdık ki!.. O yüzden asker kökenli ve tabii biraz yapılı...
Oyunlar artık sinemaya aktarılmaya başladı. Pusu'nun beyazperdeye taşınması gibi bir proje var mı?
Cemil: 'Bunu film yapalım,' diyen de oldu aslında. Zaten yapımcımız Aslı Oflaz Kocaoğlu aynı zamanda sinema filmi yapımcısı; bu nedenle Pusu'yu film yapma fikri hep kafamızın bir yerinde duruyor.
Cem: Zaten senaryonun tamamını da oyuna işlemedik.
Cemil: Piyasaya sürdüğümüz Pusu'nun senaryosunu ikiye böldük. Oyunun göreceği ilgiye göre ikincisini de yapmayı düşünüyoruz. Türkiye'deki film senaryoları çok derinlikli değil. Çok azının senaryosundan zevk aldık. Bizim çalıştığımız gibi aylarca çalışılsa iyi bir film senaryosu ortaya çıkabilir. Film yapmak oyun yapmaktan daha zor bir iş değil. Asıl zor olan oyun yapmak yani.
Peki Pusu'nun maliyeti tam olarak ne?
Cemil: 200-250 bin dolar arasında.
Aynısını yabancı bir ülkede yapsalar maliyeti ne olur?
Cemil: Muhtemelen 1 milyon dolara yaklaşır. Yani şöyle demek lazım; bizim projemizde de herkes alması gerektiği gibi maaş alsa, emeğinin karşılığını tam olarak almış olsa, Pusu'nun maliyeti 700 bin dolarlara çıkardı. 250 bin dolar diyerek kimseyi kandırmış olmayalım yani; 250 bin doları cebine koyan kimse yapamaz bu oyunu.
'Odunla durmadan vuruyorlar'
İnternetten oyunlu ilgili bilgi toplarken dört sene boyunca sizinle epey uğraşıldığını gördüm...
Cemil: Herkese kendi alanında eleştiri geliyor. Odunla vuruyorlar durmadan.
Cem: En çok bizim alanımızdan eleştiri var tabii. Oyun yapmanın bir çok alanı var ama sadece programcılığı varmış gibi düşünüyorlar. Bunu da bu adamlar yapacağına göre mutlaka bir yerden aldılar diye bir fikir oluşmuş kafalarında. Etraftan durmadan, 'Onu nereden aldınız, bunu nereden aldınız?' diye sorular geldi. sürekli.
Hakan: Bu iş çok zor dediğimizde, tam tersini savunanlar da oldu. Birisi çıkıp, 'Bu iş 15 günde yapılır,' dedi mesela!..
Yabancı ülkelerde oyunun görüntüleri verildikçe heyecan artar ama siz siteyi 2002'nin sonunda kapattınız. İnsanların 'yapamazlar, edemezler' söylemleri mi etkili oldu?
Cemil: Siz dört sene bir şey yapmaya çalışıyorsunuz ve herkes didik didik onu yapamazsınız bunu yapamazsınız diyor. Biri de çıkıp yapabileceğimizi söylese canımız yanmayacak! O yüzden biz de 2002'de siteyi kapattık. Malzeme filan çıkarmadık.
Bu sefer de, 'Oyun çıkmıyor mu?' diye hayal kırıklığı başlamış.
Cemil: İnsanlar sürekli konuşuyor. Herhangi biri 'oyun yapıyorum' diye ortaya çıkıp basit bir şey yapınca, hemen internete yerleştirip konuşulmasını bekliyor. Bu işler iki resimle olacak işler değil ki. Arkasında deli gibi bir çalışma var.
Hakan: İşin daha çok enteresan kısımlarıyla ilgileniyorlar. Oyundan bir resim yayımlanınca oyunun nasıl bir şey olacağını değil de, o resmi nereden almışlar, bunu nereden bulmuşlar mevzularına takıyorlar. Oyunun kendisiyle ilgilenen çok az.
'100 bin satarsa ekibi tatile götüreceğim'
Pusu'nun yurtdışında satışı olacak mı?
Cemil: Gelecek hafta koltuğumun altına alıp yurtdışında bir fuara gideceğim. Daha önce yurtdışı fuarlara gittiğimde bana, "Siz yerli oyun yapın hele, onu satın öyle gelin," dediler. Bir de, "Eğer bir oyun geliştirme takımıysanız yapın ve yayıncı bulun gelin," dediler. Yani, "Siz 100 bin dolar yatıracak birini bulun biz 500 bin dolar yatırırız," demek istiyorlar. Şimdi ikisini de aşmış durumdayız. Bakalım ne diyecekler.
Oyunun fiyatı yabancı oyunlara göre epey ucuz. Bu fiyatı oyunu korsan tezgahlarından uzak tutmak için mi belirlediniz?
Cemil: Bu fiyat daha da ucuzdu. 15 YTL olarak düşündük ama hesaplamalardan sonra 20 YTL oldu. Aslında daha da pahalı olabilirdi ama satamazsınız. Biz bu fiyatı deniyoruz çünkü bilmiyoruz kaç tane satacağımızı. Dağıtıcımız Aral İthalat bu oyunu yaparken bize geldi ve dağıtmak istediğini, dağıtırken de bazı fedakârlıklarda bulunmak istediğini söyledi. Nedenini sordum. "Kaç satacağının bilgisinin bende olmasını istiyorum," dedi.
Pusu ne kadar satarsa diğer oyunlarınız için bir bütçe yaratır?
Cemil: Beş tane bile satsa biz oyun yapmaya devam edeceğiz. Ama bir sözüm var arkadaşlara, 100 bin satarsa ofisi kapatıp herkesi tatil köyüne bir hafta tatile götüreceğim.
Korsandan korunmak için ne tedbirler aldınız peki?
Cemil: İlk günlerde korsanın çıkmaması için elimizden gelen her şeyi yaptık. Yurtdışından profesyonel oyunları internet üzerinden şifreleyen bir şirketten parasını verip şifre aldık.
Oyun için internete bağlanmak mı gerekiyor?
Cemil: Oyunun ilk kurulumu sırasında bir kereye mahsus internete bağlanması gerekiyor. 10-15 saniye süren bu işlem için ille de internet bağlantısı olmasına gerek yok. Telefon olan her evden 146'yla bağlanıp bu işlem yapılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...